23 Nisan 2010 Cuma

Inbound Marketing: Reklam öldü mü?



Inbound ve Outbound marketingi çok net bir çizgi ayırıyor: Ortaya yüklü paralar döküp önünüze gelene mesajınızı duyurmaya çalıştığınız (ve artık günümüzde genellikle dirençle karşılaştığınız) eski tür pazarlama outbound marketing oluyor. Inbound marketing ise sizi tüketicinin bulması. Tabi bunun için de pazarlama departmanını lav edip tüketici bizi bulsun diye beklemiyorsunuz. Kısaca şu acı gerçeği kabul etmek gerekiyor: "Kimse benim malımla ilgilenmiyor! Hem niye ilgilensin ki?"Odak ne zaman marka veya ürün olmaktan çıkıp tüketici oluyor, işte olay orda başlıyor, o noktada dürüst, açık ve karşılık beklemiyor olmak gerekiyor. (Evet markalar, üreticiler, pazarlamacılar,... artık satmaya çalışan tarafta kim - ne varsa) Ne zaman ki karşılık beklemeden dürüst açık bir şekilde karşınızdakine birşeyler vermeye başlıyorsunuz, işte orda ilk puan alınıyor. Sonra o kişi/kişiler sizi takip etmeye başlıyor. (Siz "gel beni takip et sana hediye veriyim!" dediniz diye değil, onlara karşılıksız sunduğunuzla ilgilendikleri için takip ediyorlar!) Size güven duymaya başlayıp söylediklerinize değer vermeye başlıyorlar ve işte orda bir yerde sizin ürününüzü almaya karar veriyorlar!

Ne kadar uzun ve zahmetlli değil mi? Fakat bir o kadar da sağlam ve dürüst. Bir podcastte "Samimiyeti taklit edemezsiniz." diye birşey duymuştum. İşte taklit etmeye, kopyalamaya çalıştığınız noktada güven sarsılıyor. Pazarlamanın daha da ince ayarlar üstüne oturması ve sonunda Nick Saber'ın dediği gibi pazarlamanın görünmez olduğu noktada başarılı bir iş çıkarmış oluyorsunuz." Big and Bold"(Büyük ve Koyu - yorumu: Kör Göze PArmak) düsturunun hala hakim olduğu günümüzde ne kadar ütopik görünüyor değil mi?

"Aranan" / içe dönük / içe yönelen pazarlamayı iliklerine kadar işlemiş uygulayan Seth Godin, ilgilenenlerle, her gün bedava fikir paylaşıyor. Bunu neden yaptığını konuşucaz devamında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder